Yazı - Yorum
Belediye'nin Kapalı Kapıları
Alper Sergici Balıkesir Belediyesi’nin, son yıllarda Balıkesirspor üzerindeki etkisi ve yetkisinin son derece fazla olması, takımın görünürde maddi ve manevi olarak sıkıntı çekmemesi, taraftar olarak beni bir yandan mutlu ederken, bir yandan da derin endişeye sevk ediyor. Bu durumun elbette gelecekte ne getireceğini kestirmek güç, ancak genel gidişat ve vaziyete bakınca ve benzer koşulları yaşamış birçok kulübün şu andaki durumlarını gözlemledikçe, açıkçası gelecek için endişelenmemem mümkün değil. Futbol kulüplerinin elbette sürekli istikrarlı bir grafik çizmesi, sürekli başarılı olması mümkün değil, inişler-çıkışlar yaşanacaktır. Ancak bu durumun keskin çizgiler halinde meydana gelmesi en büyük korkumuz.
Bildiğiniz gibi Balıkesirspor ile Balıkesir Belediyesi arasındaki ilişki, kulübün kuruluşundan itibaren başlamış,o günlerden bugüne Hüseyin Baştuz, Kaya Avni Sağlıkçı ve Sami Gökdeniz Balıkesir Belediye Başkanı iken aynı zamanda Balıkesirspor’un başkanlığını da yapmışlardı. Bununla birlikte, çeşitli dönemlerde belediye başkanının işaret ettiği veya destek verdiği kişilerin de kulübümüz başkanlığını yapması halen hatıramızdadır. Balıkesirspor’un amatör kümede mücadele ettiği yakın zamandan bugüne kadar, M.Sami Tabanlı ile başlayan son 4 başkan, belediyedenin desteklediği veya görevi verdiği başkanlar olduğunu gözlemledik. Balıkesirspor Balıkesir şehrini temsil eden bir spor kulübü ise, belediyenin Balıkesirspor’a kayıtsız kalması elbette doğru olmaz. Amatör kümede iken, belediyenin desteği için yalvarmaya varan çağrılar yaptığımız günleri unutmuş değiliz.. Ama gelinen noktada, belediye ile Balıkesirspor o kadar iç içe girmiş durumda ki, sanki belediye desteği olmadan Balıkesirspor’un kendi ayakları üzerinde duramayacağı izlenimi edinmekteyiz . İşte bu durum, Balıkesirspor sevenlerini endişeye düşürmektedir. Belediye destekli seçilen son 4 başkan zamanında yapılan icraatlar, yatırımlar ve kalıcı gelir kaynakları oluşturulması açısından tabloya baktığımızda elle tutulur bir veriye maalesef sahip değiliz. Bunun anlamı, belediye desteğinin kulüp üzerinden çekilmesi durumunda, yeni gelecek yönetimin de mali açıdan çok kuvvetli olmaması durumunda, kendi yağıyla bile kavrulamayacak bir kulüp bulacağımızıza işaret eder gibi..
Mevcut durumda, belediye aracılığı ile çeşitli kaynaklardan Balıkesirspor için toplanan bağışlar, kulüp gelirlerinde en önemli yeri işgal etmekteydi. Yakın zamandaki polis operasyonu ile bu geçici gelir kaleminin büyük ölçüde sekteye uğradığı bir gerçek. Özellikle son 4 yılda transfere harcanan büyük paraların bu gelir kalemi ile finanse edildiğini düşünürsek, bundan sonra yaşanacaklar konusunda sıkıntılı bir sürecin geçirileceği görünüyor.
Belediye başkanlığı makamının siyasi bir makam olduğu ve ülkede yaşanan siyasi değişikliklerden direkt etkilenenen bir makam olması, seçilenlerin belli görev süreleri ile seçilmeleri, dolayısıyla bir sirkülasyonun olması, yakın zamanda yaşayacağımız mahalli idare seçimlerinde çıkacak sonuçların ne olacağı şimdilik belirsiz.
Peki Balıkesirspor yakın gelecekte bu durumdan nasıl etkilecek? İşte bunu analizini yapmak oldukça önemli. Kabul etmek gerekir ki, Tuna Aktürk başkanlığındaki son yönetimin şeffaflık, taraftar ve basınla diyalog konularında başarılı olduğunu söylemek zor. Belki de kendisi bir direktif veya uygun görülme ile bu makama birileri tarafından oturtuldu. Belki de çok gönüllü değildi. Ancak oturduğu koltuğun hakkını verebilmesi açısından, takımın sportif başarılarının yanında kurumsal ve mali yapıyı da sağlam bir zemine oturtması şart. Bunun işaretlerini şimdiye kadar göremedik. Dolayısıyla sportif başarı çabalarını bir tarafa ayırırsak, kulüp yararına yapılan efektif işlerin ne olduğunu hiç bilemiyor, gözlemleyemiyoruz.
Bu kapalılık durumu, 2 sezon boyunca çalışılan Mesut Dilsöz’e dahi sirayet etmişti. Maç sonları veya haftalık olarak basının karşısına geçip açıklama yapmayan bir teknik direktör ile 2 sezonu geçirdik. Aynı şekilde başkan ve yönetim de taraftarın bilgilendirilmesi, açıklama yapılması konusunda hep zayıf kaldı. İşte bu şartlar altında yönetildiğini gözlemlediğimiz ve basit bir taraftar olarak merakımızı celbeden, zaman zaman gelecek için endişeye düşüren bir kulüp yönetim yapısı içerisinde süreç devam edip gitmekte. .
Son olarak kendilerine, sevapları ve günahları ile, şimdiye kadar verdikleri hizmetlerden dolayı bir taraftar olarak teşekkür ederken, şu soruları da cevaplamaları için kendilerine arzediyoruz;
1-) Bir taraftar olarak, başkanlığınız süresince, Balıkesirspor’un yıllar itibarıyla gelirleri ve harcanan miktarlarıgenel olarak bilme, öğrenme şansımız var mıdır? Kulübün mali yapısı, borçları ne durumdadır?
2-) Başkanlığınız süresince, Balıkesirspor’a kazandırılmış olan kalıcı gelir kaynağı veya kaynakları var mıdır? Varsa hangileridir? Devam eden çalışmalar var mıdır?
3-) Balıkesirspor taraftarı ile kulüp arasındaki bağı güçlendirecek, taraftardan mali olarak daha fazla yaralanma konusunda, -bilet fyatlarını güncellemek- dışında, lisanslı ürün satışı, kulüp üye sayısını arttırarak aidat gelirlerinin arttırılması, taraftar kartı satışı gibi projeleriniz, düşüncelerininiz, planlamalarınız var mıdır veya olacak mı?
4-) Geçmişine sahip çıkan ve koruyan bir kulüp kimliği çerçevesinde, Balıkesirspor müzesi, taraftar evi gibi girişimler, geçmişte Balıkesirspor’a uzun süre hizmet eden ama şu anda unutulmaya yüz tutan değerlere sahip çıkmak adına (Fuat Seyrekoğlu'nun heykelinin dikilmesinden başka) bir çalışmanız olacak mı?
Cevap aldığımız takdirde, yine buradan yanıtları paylaşmak dileğiyle. |
Berkant Alpcan : Levent 'i yitirişimizin ardından, arayan, başsağlı ve üzüntü mesajları ileten tüm dostlara ve Balıkesirspor'lulara buradan teşekkürlerimizi iletmek istiyorum. Acımız henüz taze iken, gelen destek mesajları da, Levent'in kurup bugünlere getirdiği Balıkesirspor Arşivi sayfalarının bundan sonra da geliştirilerek devam etmesi yönündeki arzumuzu arttırmıştır.
Evet çok değerli bir Balıkesir'li ve Balıkesirspor sevdalısı Levent'i kaybetmek bizleri derinden üzdü, perişan olduk. Günlerdir yaşadığım sıkıntı ve acının tarihi yok. Levent'le birlikte büyümüştük, çocukluktan itibaren iki yakın arkadaş olarak, birçok şeyi paylaştık. Ancak, O'nun Balıkesirpor sevgisinin ne kadar büyük olduğunu yaşamayanın, görmeyenin anlaması gerçekten çok zordur. Çocukluğundan itibaren sevdalandığı Balıkesirspor uğrana yaptıkları, çabaları, verdiği emekler herhalde kitap olur..
Hatırladığım kadarıyla 1987'den itibaren Balıkesirspor'un çok sıkı bir takipçisiydi. O yıllarda, iletişim olanaklarının bugünkü kadar gelişmiş olmadığı, internet ve cep telefonun hayatımıza henüz girmediği zamanlarda, Balıkesirspor'un maç sonuçlarını öğrenebilmek için ne çaba ve zahmetlere katlandığı geliyor gözlerimin önüne. İç saha maçlarını kaçırmazdı ama o deplasman maçlarının sonuçlarını aynı gün öğrenebilmek için çektiği sıkıntılar yok mu.. 10-11 yaşlarındaki bir çocuk, o yıllarda ailesi izin vermediği için gidemediği deplasman maçlarımızın olduğu günlerde, maç sonunda kulübe telefon eder, genelde çalan ama açılmayan bir telefonun ardından ve maç sonucunu öğrenememiş olmanın merakıyla, deplasmanın uzaklığına göre maça giden taraftarın dönüş saatini kestirerek Ali Hikmet Paşa Meydanı'na gider, deplasmandan dönecek taraftarları beklerdi. Kaç kez bunu yaptığını, kaç kez kara kış akşamlarında Ali Hikmet Paşa Meydanı'nda taraftar otobüslerini beklediğini ve maç sonucunu onlardan öğrenerek, ondan sonra evine sevinçle ya da kederli bir biçimde döndüğünü hatırlarım. Eğer iddiamızın kalmadığı bir dönemdeysek, taraftarın gitmediği bir deplasmansa, gece yarılarına kadar televizyon başında bekler, TRT'nin gece yarısından sonra yayınlanan Haberleri'nin ardından Spor Bülteni'nde verilen 3.Lig maçlarının sonuçlarını bekler, ertesi gün uykusuz okuluna giderdi. O günleri yaşayanlar hatırlar, biz çocuklar maça girmek için sırada bekler, büyüklerin bizi yanlarında bedava maça sokmaları için yalvarır, genelde de bu şekilde girilirdi. Ama Levent böyle bir imkanı olmasına rağmen her zaman biletini alır, kulübe destek olmak için maçlara bedava girmeyi aklına bile getirmezdi. O yıllarda başlayan arşivcilik merakı, hergün düzenli olarak aldığı gazeteler ve dergilerde Balıkesirspor ile ilgili haber ve fotoğraflarla oluşmaya başlayan arşivi, yıllar geçtikçe genişlemiş ve zenginleşmişti.
Sonra üniversite okumak için gittiği İstanbul yılları. Oradan da sürekli Balıkesirspor'u takip etmişti. İlgisi ve sevgisi hiç azalmadı. Maddi olarak zorlu geçen üniversite yıllarında da, cebindeki son parasıyla aldığı bir jetonu, jetonlu telefondan ailesini, Balıkesirspor maçının olduğu gün ve maçın bitiş saatinden sonra arar ve maça yolladığı kardeşinden maç raporunu alırdı. Hayatının odağında hep Balıkesirspor vardı..
96 yılında, bir kış günü, Göztepe deplasmanı için, parası yetişmediğinden tanıdık bir otobüs şöförünün sefer saati olan gece 3'e kadar İstanbul Otogar'ında beklemiş, o otobüsle Balıkesir'e gelmiş, sabah da Balıkesir'den İzmir'e taraftar otobüsüyle giderek maçı seyretmişti. Aynı şekilde cefalı bir dönüş yolculuğu ile İstanbul'a dönmüş, 2 gün süren bu yolculuklar sonrasında sağlığından çok şey kaybettiren ve ölümün kıyısına yaklaştıran zaatürreye tutulmuştu. Yine 97'deki Sakaryaspor deplasmanında, dikkati ve orda bulunması sayesinde, takım otobüsünün bagajından Balıkesirspor takımının maçta giyeceği formalarını çalan Sakaryalıların peşlerinden giderek yakalaması ve olası bir olumsuz durumu engellemesi, hiç kimsenin gitmediği deplasmanlarda, yaptırdığı pankartlarla Balıkesirspor'a destek vermesi, binlerce rakip taraftara karşı tek başına duran bir yürek olması aklıma gelen anılar arasında..
1998 yılında, Balıkesir'de arşivinin büyük bir kısmının sakladığı depoyu su basması sonucu yok olan belgelere o kadar üzülmüşti ki, bir gecede saçlarına aklar düşmüştü.
İnternet kullanımının yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı günlerde, 2000'li yılların başında, Balıkesirspor'luluk bilincini geliştirmek ve dünyadaki tüm Bal-Kes'lileri bir araya getirmek için kurduğu balikesirspor.net sitesi ile bir ilki gerçekleştirmiş ve "Önce Balıkesirsporluyuz" sloganının da öncüsü olmuştur. Balıkesirspor’un, amatör ligde ilçe deplasmanına gidecek mazot parası bulamadığı yıllarda, kulüpten aldığı orjinal formalarını ve takvimini satarak gelir sağlamaya çalışan Levent, dönemin belediye başkanına da baskı ortamı yaratacak Balıkesirpor Güçbirliği Oluşumu’nu (BAGOL) kurmuştu. Balıkesirspor'u şehrin sırtında bir yük olarak gören ve Belediyespor ile birleştirerek yoketmeye çalışan o dönemin zihniyeti karşısında, eğer bu birleşme gerçekleşir ve Balıkesirspor'un faaliyeti sona erdirilseydi, yeni bir Balıkesirspor kurarak Bal-Kes'i yaşatmak için etrafına topladığı bir avuç gönüllü ile Balıkesirspor ismini kurtarmanın planlarını yapmıştı. O dönemdeki baskı ortamının sonuç vermesiyle sahip çıkılan Balıkesirspor, kapanmanın eşiğinden dönmüştü.
Yine o dönemde yazdığı yazılar, özellikle 6 ayını harcayarak ortaya çıkardığı, herkesin o dönemde yaşananları bilmesini istediği 1969-70 sezonundaki çalınan şampiyonluğumuz ile ilgili yazı dizisi, onun gerçekten çok güzel kaleme aldığı ve yayınladığı gerçek bir şaheserdi. O yazı dizisi için 6 ay gece gündüz uğraşmış, günlerce kütüphanelerde gazete arşiv ve dökümanlarını taramıştı. Gene bu sitede yayınladığı, 1991-92 sezonu şampiyonluk öykümüz, aylarca süren bir çalışmadan sonra ortaya çıkarılmış, rehber bir çalışmadır.
Sonrasında yine mücadele dolu yıllar, amatör lig utancından Balıkesirspor'u kurtarmak için yapılan her türlü çabanın öncüsü Levent olmuştu. Uzun yıllardır süren bir fikri olan, Balıkesirspor'u genç nesillere tanıtmak, geçmişiyle ve bugünüyle "Ben Balıkesirspor" luyum diyenler için bir kaynak, bilenler için hatırlatıcı, bilmeyenler için öğretici bir Balıkesirspor kaynağı kurma fikri, 2010 yılında gene onun çabalarıyla balkesarsivi.tr.gg sitesini ortaya çıkardı. BU özellikte arşive yönelik bir takım sitesinin Türkiye'de hiçbir takımda olmaması, onun verdiği eserin önemini ortaya çıkarmaktadır. Geniş arşivinin bir kısmını bu sitede yayınlayan, sadece belge ve resim değil, nostalji videolar ile de siteyi zenginleştiren Levent, arşivinin tamamını, vakti yettiğince bu sitede yayınlayacaktı. Ama olmadı, çalışmalar, planlar, projeler hep yarım kaldı. Ölümünden birkaç gün önce tamamladığı, profesyonel liglerin başladığı tarih olan 1959'dan beri oynanan tüm maçları tarayarak oluşturduğu, tüm zamanların ve tüm takımların sıralamasını içeren bir Türk takımlar sıralamasını bu sitede yayınlaması kısmet olmadı. Levent'in çalışmalarını devam ettirmek ve bu siteyi yaşatmak boynumuzun borcu olan bizler, o son çalışmasını da kısa bir zaman içinde bu sitede yayınlamayı planlıyoruz.
Evet, ardından çok şey yazılabilecek bir değer, arkadaşım, dostum Levent'in kaybı, Balıkesirspor camiası açısından çok önemli bir değerin gidişidir. Ön plana çıkmayı sevmeyen kişiliği, hep takımıma nasıl bir fayda sağlayabilirim düşüncesi içinde ve hayatının odağında Balıkesirspor olan bir can, arkasında bir eş, bir çocuk ve sevenlerini bırakarak elim bir kaza neticesinde aramızdan ayrıldı. Onunla ilgili, onun Balıkesirspor sevgisiyle ilgili yazacak o kadar çok şey varki, sadece bir anda aklıma gelen birkaç özelliğini sizinle paylamşmaya çalıştım.
Levent'ler ölmesin, çünkü Balıkesirspor'un her zaman Levent gibi insanlara, taraftarına ihtiyacı olacaktır. Nur içinde yat. |
Asaf GÜNGÖREN BÖYLE BUYURDU BALKES. Altay –Balıkesirspor maçının özeti bu. Oyunu kendi sahasında kabul eden, daha sahaya çıkarken bir puanı hedeflediği anlaşılan bir Balıkesirspor seyrettik dün. Bu sezon takımımı ilk defa seyrediyorum, beklentimin üzerinde iyi bir takım kurduğumuzu söylemeliyim önce. Sonra, bu takımın neden kendisinden korkan bir Altay ‘ın üzerine gitmediğini sormalıyım.
İsmi de , kendi de büyük Altay ‘ dan korkmayan , sakin ve bu kadar aklı başında bir şekilde oynayan bir takımın neden 85. dakikaya kadar “ Gelin bize gol atın ! “ diyerek; kendine de, seyircisine de, “ Mazohistçe “ davrandığını maçı seyreden hiç kimse anlayamadı .
Görüştüğüm arkadaşlar aslında takımın, şu ana kadar en kötü oynadığı maçı seyrettiklerini söylediler. Eğer bu kötü oyuna rağmen, Altay ‘ ı yenemediğimiz için bizler üzülüyorsak, iyi yoldayız demektir.
Kumaşı çok iyi olan, futbolu iyi bilen oyuncuları bünyesine katmış , hadi insafsız davranmayalım daha sezonun henüz yedinci haftasında kötü halinde bile iyilik gördüğümüz ve en enemlisi disiplin içinde oynayan bir takımı konuşuyoruz. İyi bir terzinin elinde daha da kendisini gösterebileceğini düşündüğümüz bir takım bu. Ama ne kadar iyimser olursak olalım, Bank Asya 1. Lig yolunda, kendimize rakip gördüğümüz yılların Altay ‘ ını kendi evinde bu kadar korkutabilen bir takım üç puanı almalıydı.
İlk şutumuzu atmak için neden tam 70 dakika beklediğimizi anlayamadım. İkinci yarıda Altay ‘ı baskılı görmemize neden olan pasif oyunun ardındaki düşünceyi anlayamadığım gibi. İkinci şutumuz ise, 75. dakikada direkten döndü. Altıpasa düşen bu topu da takip etmedik. Aleyhimize bir penaltıyı es geçen ve aslında iyi bir yönetim gösteren hakem, ofsayt pozisyonda ve elle düzeltilen bir topu gol olarak değerlendirdi. Kabahatı kendimizde arayalım, kaçırdığımız 3 puanı telâfi ederiz. Diğer rakiplerimizi bilemiyorum ama, abartmıyorum bu takımın kaptanı arkadaşlarınının oyununu seyrederken, saha kenarında sandalye üzerinde beyaz takım elbiseyle oturabilir.
Yaşadığım İzmir ‘de Göztepe, Karşıyaka ve Buca ile Altınordu ‘ dan daha sempati duyduğum Altay ‘ı bu kadar kötü göreceğimi hiç düşünmemiştim. Maçın bizim için zor geçeceğini düşünmüştüm. Hiç te öyle olmadı, bunda da yanıldım. Her şeye rağmen , yıllar sonra ilk defa bu kadar iddialı geldiğimiz bir deplâsmanı, üstelik en önemli rakibimizden beraberlik alarak kapatmak iyi bir sonuç. Bu tatlının şekeri, irmiği, unu, yumurtası ve pişirilmesine emeği geçenleri kutlamak lâzım. Mesut Hoca ‘nın servis yaparken üzerine kaymak koyacağı günler yakındır. Ağzımızın tadı, eminim daha iyi olacak ! |
BALIKESİRSPOR -BANDIRMASPOR REKABETİ
Asaf GÜNGÖREN
Wembley ’ deki Barcelona - Manchester United Şampiyonlar Ligi Finalinde, BORDO rengin ortak paydasında BARCELONA forması ve BANDIRMASPOR atkısının ekranlara gelmesi hepimize keyif verdi, müthiş bir reklâm yaptı Bandırmaspor. Bu fırsatı takımının atkısıyla değerlendiren genç taraftara, akıl vermek düzeyinde bile olsa katkısı varsa , Bandırmaspor Yönetimini de kutlamak lâzım. Görsel ve yazılı basınımızda Bandırmaspor adını her kanalda görmek kıskandırmadı değil ama , yine de mutlu oldum.
Nereden nereye ...
Belki yine Balıkesirspor ' a ve Balıkesirsporlulara kızacaklar ama, bizlere kuruluş yıllarında “ Meleklerin Cinsiyeti ” uğraşımızı bırakarak acele etmemiz gereğini anımsatan bu kulübümüzün, 1965 yılında Balıkesir-Bandırmaspor adıyla kurulduğuna ilişkin bir haber küpürü, bizlere Bandırmaspor 'un ilk kadrosunu da anımsatıyor, Bandırma'nın tüm çabasına rağmen hâlâ geçerli olan “ İdâri “ Taksimat dışında futbol konusunda nereye bağlı olduğunu da.
Bandıma’nın “ Vilâyet “ olmasının Balıkesir’e ne kaybettireceğini, neyi kıskanmamız gerektiğini anlayamadığımı, kimseye de anlatamadığımı eklemek, kıskançlık değil gıpta duymak ruh haliyle açıklanmalı ve anlaşılmalıdır.
Kızmak yok, belgeler konuşuyor.
1965-66 sezonunda maçlarını Balıkesir ‘de oynadığı için bir çok maçını izlediğimiz ve sonraki yıllarda Türkiye Kupası’nda Ülküspor, Kütahyaspor, Sarıyer, PTT ve Altay ‘ı peşpeşe eleyerek yarı finalde Galatasaray’a a kök söktüren bu takımdan Özkay, Cavit, Salih, Orhan, Soner, Cengiz, Ahmet (Altınkafa Mahmut ' un ağabeyi) tanıdık simâlar.
Balıkesir ’ de oynanan bir maç sonrası , bazı fanatik Bandırmaspor taraftarlarının , Balıkesirspor bayrağını yakmasıyla başlayan ve takip eden günlerde Bandırmaspor-Petrolspor maçında Balıkesirlilerin , Bandırmaspor aleyhine tezahüratlarıyla, Balıkesir ‘i , artık Bandırmaspor ‘ a deplâsman olarak ilân etmeleriyle tırmanan gerginlik, iki takımın futbol sahasındaki ilk randevularını 27 Temmuz 1969 ‘ da Balıkesir ‘de oynanan ve 2-0 galibiyetimizle sonuçlanan maça kadar geciktirmiştir.
Bu maçın rövanşı , 1969-70 sezonu devre arasında , Ahmet ve Mahmut EVREN (Altınkafa Mahmut) kardeşlerin, takımlarının başında kaptan olarak çıktıkları ve 0-0 berabere sonuçlanan , Bandırma’da oynanan bir dostluk maçıyla yapılabilmiştir.
İki takımın aynı grupta rakip olabilmesi 1976-77 sezonuna kadar TFF tarafından engellenmiştir. Günümüzde de devam eden bu rekabetin , tatsız kavgalara yol açmadan futbol sahası sınırları içinde kalması iki şehrin arasını germeden devamı sağlanmalıdır.
Balıkesirspor ‘un ligde her iki maçta da toplam 7 gol atarak yendiği , Sakaryaspor ‘ a kaybedilen final , 2. Ligin istikrarsızlığına verilmeli, Bandırmaspor ‘un bu sezon gösterdiği başarı gölgelenmemelidir.
Bandırmaspor ve Balıkesirpor ‘ un öncesinde , Marmara Gençlik ve Karesi rekabetine dayanan, o devirde de zaman zaman futbol sahası dışına taşan olaylarıyla, zamanın Türkiye Basınına da haber olan bu kardeşliğin, Balıkesir-Bandırma futbol rekabetinin öyküsünü, kahramanlarıyla birlikte ama “ Balıkesir Bandırma …“ şeklinde başlayan çirkin deyimi unutturacak bir başka nâftalin kokusu sinmiş yazıda anlatalım… |
HALAMIN SELÂMLARI VAR...
Asaf GÜNGÖREN Süper ligimizde son haftaya girerken Fenerbahçe ve Trabzonspor'un nefes kesen çekişmesine tanık oluyoruz.
Aklımda kaldığı kadarıyla, nâmağlup Galatasaray'ın , “+44” lük gol averajına ulaşan şampiyon Beşiktaş'ın arkasında kaldığı 1985-86 sezonundan sonra, muhtemelen ikinci kez şampiyonu averaj belirleyecek.
Fenerbahçe’nin de , Trabzonspor’un da şampiyonluğu hak eden mücadelelerine saygı duyup, kaybedene üzülmek aslında en doğrusu ve bir istatistik değer olmaktan öte gitmeyen, yurtiçinde medyaya bol reyting yaptıran bu futbol olayının tek gerçek tarafı.
Önceleri, atılan gol sayısının yenilen gol sayısına bölünmesi, sonraları çıkarılması, daha sonra puan eşitliği sağlayan takımların birbirleriyle yaptıkları maçlarda aldıkları puan ve attıkları gollere bakılmasının , bu iki takımın tarafsız sahada bir final oynaması veya deplasmanlı olarak iki kez daha karşılaşarak, “ KUPA “ usulü bir düelloyla , galibin ortaya konmasından daha âdil olmadığını düşünüyorum. Zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklı sporcuların sevilmesi , ancak böyle mümkün olabilir.
Bizler de, bu adaletsizliğin acısını 1969-70 sezonunda Boluspor ‘un arkasında kalarak yaşamış ve sonrasında daha da üzücü başka oyunlara tanık olmuş bir neslin temsilcileriyiz, her ne kadar henüz korunmaya alınmış KELAYNAK statüsünde olmasak da.
Rahmetli BAŞARKANOĞLU , “ Kaybedilen Bir Şampiyonluğun Öyküsü” başlıklı yazısında BALKES ARŞİV’inde bu olayı tüm detaylarını anlatarak, tarihimize not düşmüştür. Acısını hâlâ yaşadığım bu tatsız 31 Mayıs 1970 günü, tüm Balıkesir’i tam anlamıyla ölüm sessizliğe düşüren tabloda, puanımız 46 averajımız ise 46/15 idi. Boluspor da 46 puan toplamasına karşın, 44/11 averajıyla Türkiye 1. Ligi’ne yükselmiş ve uzun yıllar başarıyla ligde tutunmasını bilmişti.
Şampiyonluğu hedefleyen bir takımın, 16 takımlı bir fikstürde ve 2 puan sistemine göre deplâsmanda 1 , iç sahada 2 puan üzerinden 45 puanı , 1 puan geçtiği, hâttâ önünde yer alan şampiyon rakibinden iki maçta 3 puan alıp, 1 puan verdiği 2-1 averaj sağladığı halde, tüm bir şehri hayâl kırıklığıyla tanıştırması unutulmaz bir adaletsizlik olmuştur.
Bugünkü sistem olsaydı , Boluspor ‘un hayâl kırıklığıyla gerdeğe girmesine tanık olacaktık. Böylesine bir tabloyu düzeltecek tek uygulamanı n, iki takıma final niteliğinde bir ya da iki maç oynatmak olduğunu, umarım TFF ileriki yıllarda önceden düşünür.
O meşûm 1 Haziran gününden sadece dört gün sonra Tarsus ‘tan yükselen “ ŞİKE “ iddiaları ,günün yasalarına göre parayı verenlerin Boluspor ile resmî ilişkilerinin olmadığı gerekçesiyle adı geçen oyuncuların sürekli hak mahrumiyetine çarptırılmaları dışında bir sonuç vermedi. Bu ikinci hâyâl kırıklığımız oldu. 1974 ‘teki Ecevit affından yararlananlar arasında bu iki futbolcu da vardı.
Bu dönemde, Şükrü ERSOY ‘un istifasından sonra, kulübümüz yönetiminin İstanbul Basını ‘nın Balıkesirspor ‘a olan ilgisini gereken düzeye getirememesi de, önemli rol oynadı.
Eğer, 1969-70 sezonunda averaj uygulaması bugünkü gibi olsaydı,
Ya da Boluspor yönetiminin karar defterinde “ Tarsus İdman Yurdu ile hafta sonu oynanacak maçta , ilgili futbolculara ŞİKE teklif edilmesine karar verilmiştir. “ notuna rastlayabilseydi müfettişler o günlerde, şimdi 1. Ligdeydik.
Belki 1970-71 sezonunda da Giresunspor ‘ a bu kez 1 puan farkla şampiyonluğu kaptırmazdık.
Halamın hepimize selâmları var “ Eğer, bana amca diyebilseydiniz zamanında…“ diyor… |
Asaf GÜNGÖREN
MAYIS AYI , ŞAMPİYONLUK AYI
Mayıs , baharın kendisini iyiden iyiye hissettirdiği bir aydır.
Dengesini bozanı hâla bulamadığımız doğanın, tüm canlılarıyla kış uyuşukluğunu üzerinden attığı , gülümserken parlayan güneşin, renkleri canlandırarak, yaşanmış ve yaşanacak karamsarlık ve hüzünleri yok ettiği, coşkulu bir dönemin başlangıcıdır bu ay.
1967-68 sezonundan başlayarak ta, biz futbol ve Balıkesirspor hastalarına yaklaşan sonun neler getireceğini gördüğümüz, bazan da ümitlerimizi canlı tutmaya çalıştığımız bir ay olmuştur.
İlk Teknik Direktörlük deneyiminde Fenerbahçe ve Milli Takımın unutulmaz kalecisi Şükrü ERSOY ‘un fişeklediği, ama nedensiz olarak yolda bıraktığı Sefer-Mücahit,Akın,Turgut,Fuat-Kâmil,Ayhan-Kadir,Coşkun,Nevzat,Yaşar ‘dan kurulu takımımız, Anadolu’nun o yıllardaki yıldızı Eskişehirspor‘u şampiyon yapan Abdullah MATAY ‘ ın idümene geçmesiyle , 1968 ‘de beklenenin üstünde bir başarı gösterse de, sahamızdaki ilk kez yenilgiyi yaşatan Kütahyaspor, bizlere sakin bir Mayıs yaşatmıştır.
İstanbul basınının adetâ “ Şükrü ERSOY yoksa ben de yokum “ resti , yeniden yapılanan YENİ ASIR ‘ la karşılanmışsa da, ülke çapında Balıkesirspor adının geçtiği haberler azalmış ; 1969 Mayıs ‘ında orta sıralarda gezinen kimyası değişmiş takımımız, gözlerimizi ülkemizin gündemine çevirmiş, beklenen coşku patlaması bir müddet daha geleceğe ertelenmiştir.
1969-70 ‘de futbol dünyamızın bir başka önemli ismi Suat MAMAT, birbiriyle uyum içinde, ne zaman, nerede ve neyi nasıl yapacağı belli olan gerçekten çok güçlü bir takımı , Ercan (Necdet)-Fuat, Süleyman, İhsan, Haldun – Kâmil (Erdem), Niyazi, Mahmut - Kadir, Taner, Rıdvan (Ali Yavuz)’dan kurulu kadromuzu çok kolay idare etmiş, ancak başka türlü bir basının (!) elinde yüzyıllarca silinmeyecek ŞİKE damgası ülke çapında görmezden gelinmiş , üstelik averajla Boluspor’a ve 1971 ‘ de 1 puan farkla Giresunspor’a kaptırılan şampiyonluk hayal kırıklığımızın sığmadığı Mayıs aylarını tanıtmıştır bizlere.
1 .Lig hedefinde yörüngeden ayrılmayacağımız tesellisiyle yatıştırılan bu derin hüzün , Balıkesir ‘in belki de yaşayacağı en coşkulu Mayıs ayı için , 1975 yılını beklemesini gerektirmiştir.
Başlangıçta bir sene evvel yaşanan düşme korkusunun mütevazi hedeflere yönelttiği Bülent-Enver, Fuat-Nezihi , Nadir, Levent-Abdullah, Faik, B.Veli, Özer, Sabri ‘den kurulubir efsane kadro, Kütahyaspor ‘un başında bize kök söktüren, ama sonraları Balıkesirspor ‘ a her başı sıkıştığında fedâkârca hizmet eden rahmetli Rıdvan Kösemihal’in elinde beklenmedik bir anda hedefe ulaşmıştır.
Tüm iyi niyetine rağmen, gol atmakta zorlanan bir kadro , 1.Lig rüyâmızın sonunu getirememiş, Lig tarihimizde ilk kez İstanbul’un üç büyükleri dışında bir takımın, Trabzonspor ‘un şampiyonluğuna şahit olunan 1975-76 sezonunda, kendi sahamızda şampiyondan sonra , en çok puanı toplamak başarısı, deplâsmanda aynı başarıyı gösterememek ve çokça da Beşiktaş ‘ın düşürülmemesine yönelik 1976 ‘nın masabaşı oyunlarında Balıkesirspor’un çırak çıkarılması kararı yüzünden, başladığımız noktaya geri dönmemize yol açmıştır.
1.Lig’den düşmenin yarattığı üzüntü ve hevesimizin kısmen giderilmiş olması , her Mayıs ayında yaşanan hayal kırıklığıyla birleştiğinde , gitgide alışmaya başladığımız ilgisizlik, 1986’da
3.Lig ‘de sonuçlanan yolculuğumuzun çıkış noktasıdır.
1992 Mayıs’ında her türlü yönetim olumsuzluğuna rağmen, bir idealist hocanın, Ümit TURMUŞ ‘un idaresinde Kürşat (Veysel)-Hayri, Sancar, Mesut, Biran- K.Erkan(Ayvaz), Fatih, Okan (Âdem), Tâlât, Murat, B.Erkan ‘den kurulu başka efsane takımın taç giymesi , Balıkesirspor ‘u yeni bir rotaya oturtmuştur.
Değişen Türkiye şartlarına uyum sağlayamamak ve ekonomik altyapı yetersizliği yanı sıra, ilginin başka noktalarda yoğunlaşması ; 1996 yılında bindirildiğimiz asansörü , 2000 Mayıs ‘ ına kadar -3. Katta kapıları kilitli bırakmış, 2006 Mayıs ‘ına kadar Amatör Küme ‘de zorlu Halalca deplâmanına kadar uzayan, virajlar ve yokuşlarla dolu, uçurumlardan geçen zahmetli yollarda krampon eskitilip, defalarca kaybolduktan sonra yeniden başladığımız noktaya geri dönüş, TFF ‘ nin Lig’de takımı olmayan vilayetleri kayıran bir uygulaması sonucu gerçekleştirilmiştir. ,
ŞAMPİYON Apoleti takılmaması ve ezeli rakip Bandırmaspor’a karşı yaşanan 3-0 ‘ lık bir iç saha yenilgisine rağmen, 2010
Mayıs ‘ında Balıkesir ‘ e büyük bir coşku daha yaşatmıştır Balıkesirspor.
Özetle Balıkesir , Balıkesirspor ‘ a bir kez daha borçlanmıştır !
2011 Mayıs ‘ında , daha önce üç kez komaya girdiğimiz Play-of illetinin by-pass edilmesi gibi, geçici bir iyilik hali yaşanmaktaysa da, yenilenen bir stad, ONKOLİKLER gibi gençlerin heyecan ve tutkusunu olumlu yönlendiren bir taraftar grubu, görsel medyada gözümüzü gönlümüzü açan görüntü ve imkânlara ulaşma yeteneğimizin varlığı , doğru insanların seçilmesi halinde Balıkesir ‘in bu borcu bir başka baharda , yine bir Mayıs ayında Balıkesirspor ‘ a ödeyebileceğini göstermektedir.
Gelecek Mayıslarda, Alex ‘ siz bir Fenerbahçe’ye şampiyonluk kilidinin anahtarını bulmak yolunda Balıkesir Atatürk Stadı ’ nda çimleri yoldurmak, hâyâl değildir ! |
Asaf GÜNGÖREN |
ÜZERİNDEN F-104 ‘LER GEÇEN GOL
Kimilerinin rüyâlarını beyaz atlı prensler süsler, kimilerinin rüyâlarını da allı pullu gemiler.
Rüyâlar gerçek olmasa da öyle duygular bırakır ki geride, paylaşmak istersiniz. Anlatırsınız , satırlara döker, mısralar döktürürsünüz. Hüzünlenirsiniz , sevinirsiniz , coşarsınız ve duygularınızı paylaşmak istersiniz.
Çocukluğumu sürdürdüğüm rüyâlarımda iki şey var hâlâ : İlki 9. Ana Jet Üssü’ne iniş yapan F-104 ‘ler ve sesleri, diğeri de Balıkesirspor ‘un kuruluş günleri ve ilk yıllardaki hızlı yükselişi.
1967 yılına kadar, hafta sonunun başka seçeneği olmayan günlerini sinemayla veya futbolla geçirirdik.
Ya oynardık, ya da oynayanları seyretmeye giderdik Atatürk Stadı’na. Bir yıl öncesine kadar amatör maçlar dışında sesi soluğu çıkmayan tribünleri dolduran Bandırmaspor taraftarları, itiraf edemeyecek kadar küçük te olsak, imrendirmişti bizleri. Yok “ Kurulduydu” , yok “ Renkleri ne olsundu” ,yok “Lige alınmadıydı” , yok şuydu, yok buydu derken , hafta içi öğle vakti bir Köfteci Sait kaçamağında Şükrü ERSOY ‘un antrenör olarak geldiğini duydum babamdan.
Bir müddet sonra takıma futbolcu seçmek için yapılan maçlar başladı. Okuldan kaçacak kadar yiğit olmasam da, Karesi maçlarına girişte tanıdıklarımızın, başta rahmetli İrfan Abi ve Kaptan Cemal Abi sayesinde Kapalı Trübüne sızdığımı hatırlıyorum kısa pantolonumun ısıtamadığı bacaklarımla.
Etrafımda işi gücü bırakmış, meraklı gözlerle futbolcular hakkında yorum yapan maç hastalarına kulak kabartarak seyrettim bu maçları.
Sezon açılışı, Şükrü ERSOY ‘un Jübilesi, bir sonraki şampiyonluğu için tam 15 sene bekleyişine tanık olacağımız Şampiyon Beşiktaş’ın Balıkesir ‘ e gelişi ve sonunda radyoda maç nakillerinden isimlerini ezberlediğimiz, çokça jikletten çıkan resimlerinden tanıdık yüzleri yakından görebilmek heyecanımızı bile unutturan muhteşem bir deplâsman galibiyetiyle lige başlangıç : Balıkesirspor 3 Malatyaspor : 1
Genç ve isimsiz futbolcuların başına Kaptan olarak Beşiktaşlı Coşkun’u koyan bu takımı hafife alan 2.Ligde ikinci baharlarını yaşayan futbolculardan oluşan daha tecrübeli rakipler, Kayserispor ‘ u da içeride yendikten sonra, çok tecrübeli bir Samsunspor ‘ a deplâsmanda kafa tutan Balıkesirspor ‘un gitgide hedefi büyüttüğüne tanık oldular .
Coşkun ve Nevzat ‘ın, Kadir ve Yaşar’ın golleriyle sürüklediği o takım, taraftarın “ Acaba ? ” sorusuna yön değiştirtmişti kısa zamanda. İddialı Kocaelispor’u 4-1 ‘lik bir sonuçla evine gönderen BAL-KES , biraz da erken havaya girmiş, yüzlerce taraftarın trenlerle, otobüslerle Kütahya’ya taşındığı maçta , Kütahyaspor’a karşı beklenmedik 3-0 'lık ağır bir yenilgi aldı. Bu maç ilk ve son defa olarak forma giyen “Çekirdekçi “ lâkabıyla tanıdığımız solbek Yıldır ERDİNÇ’in de futbol hayatının sonu oldu. Şükrü Hoca hakkında da eleştiriler ve homurdanmalar başladı. En önemlisi , beraberlik hedeflenmiş olsa , alınabilecek muhtemel 1 puanın kaybıyla , gelecek haftalara taşınacak zirve umudumuz yara aldı.
29 Ekim 1967 Pazar günü, Atatürk Stadı yine doluydu. 3-0 ‘lık yenilgi sonrası takımın durumunu merak edenler, alınacak bir galibiyetle ertesi hafta lider İzmirspor ‘a misafir olacak BAL-KES ‘i izlemek için trübünleri doldurmuşlardı. Sıvasspor ‘un çok direndiği bu önemli maçta, galibiyeti sağlayan Kaptan Coskun 'un golü sırasında, Ankara'daki Cumhuriyet Bayramı törenlerinden dönen 191 . filonun F-104 ' lerinin sesiyle , seyircinin gol coşkusunun birleştiği anı ölümsüzleştiren Sadri VAROL ‘un güzel fotoğrafı ; 43 yıl öncesini “ Üzerinden F-104 Geçen Gol “ olarak anımsatıyor.
Bugün rüyalarıma konu olan iki güzelliği birlikte yaşamıştım o gün.
Yaşadıklarımızı rüyâlarda görmek mi, yoksa rüyâlarımızı hayata geçirmek mi sorusuna, Balıkesirspor ‘un mücadelesini daha yukarıda sürdürerek cevap vermesini diliyorum.
|
|
Asaf GÜNGÖREN |
SIRA BİZLERDE
Balıkesirspor sevdalısıyız.
Çocukluğumuzu yaşadığımız 60’lı yılların ortalarında, doğru dürüst futbol topu bulmanın bile mesele olduğu günlerde, amatör maçlarda gözümüzü , radyo naklen yayınlarında da kulağımıza doyururduk.
TV yok. Eğer sinemalardaki film aralarında reklâm filmlerinde görebilirsek isimlerini ezberlediğimiz, fotoğraflarını gazetelerde, -çokça da jikletten çıkan kartlarda- görebildiğimiz futbolcuları, çok mutlu olurduk !
Sonra Eskişehirspor çıktı ortaya ve Türkiye futbol coğrafyasının İstanbul, Ankara ve İzmir’den ibaret olmadığını gösterdi bizlere.
Derken Bandırmaspor ‘u izlemeye başladık stadımızda ve Bandırmaspor ‘un karşılaştığı takımlarla Balıkesir’e gelmeye başlayan bazı yaşlı şöhretleri.
O yıllarda ordu Millî Takımında oynayan ve kırk yılda bir yolu Balıkesir’e düşen, zamanın A Millî Takımı kadrosunda da olan futbol yıldızlarının yolunu gözleyen bizler, Balıkesirspor ‘un ilk Teknik Direktörü Şükrü’nün jübilesinde bayram etmiştik.
Sevdamız böyle başladı ve devam ediyor hâlâ.
Peki ama, aynı çocukluk dönemini, 80’li yılların başlarında TV ‘de içeriden ve dışarıdan naklen maç yayınlarının başını alıp gittiği bir dönemde yaşayan, Balıkesirspor ‘ u ; Liverpool ’a, Sunderland’a, Bayern Münih’e , Fenerbahçe, Galatasaray’a ve Beşiktaş ‘ a tercih eden, o muhteşem yılları sadece dinleyebildikleriyle , kendine anlatılanlarla 44 yıllık Balıkesirspor ‘un mâzisine yönlenen rahmetli Levent BAŞARKANOĞLU ‘nun sevdâsı nasıl açıklanabilir ?
Tanımayanlara aktardığı Rıdvan KÖSEMİHAL, Orhan ÇİLEN gibi bu kulübe hizmet etmiş rahmetlilerin yanında , daha dün kaybettiğimiz Kaptan Fuat ‘ı ve arkadaşlarını, Coşkun , Nevzat, Ali Suavi Özyıldırım, Ali BURUL , Taner, Mücahit, Haldun, Nadir, İhsan, Rıdvan, Mahmut, Necdet, B.Veli, Özer, K. Veli gibi Balıkesirspor ‘u, Balıkesirspor yapanlara ödemek zorunda olduğumuz borcu o hatırlattı.
Açtığı yoldan devam etmek görevimiz olmalıdır.
Sıra bizlerde ! | |
Levent BAŞARKANOĞLU |
GENEL GİDİŞAT VE TAKIM ÜZERİNE.. Deplasmanda 2-0 kazandığımız Eyüpspor maçından sonra, takımın akordu bozuk diye burada yazmıştım. Ki birçok kişi o maçtan sonra Balıkesirspor’u çok beğendiklerini dile getirmişlerdi. 1-3 sonuçlanan Pendikspor maçıyla birlikte gördük ki, halen takımımızda bir ahenk ve bütünlük yok. Elbette ligin henüz başında sayılırız, daha oynanacak çok maç var. Lig sonunda neler olacağı bilinmez ama, sezon başındaki tahminim olan, orta sıralarda ligi bitireceğimiz yönündeki öngörüm halen değişmedi. Balıkesirspor’u sahada izlediğimizde, maalesef bir cansızlık, isteksizlik ve gereksiz telaş göze çarpıyor. Bunun birçok nedenleri olabilir, ancak görünren o ki bunlar kısa sürede düzelecek gibi görünmüyor. Ne zaman sahada böyle bir Bal-Kes kadrosu görsem, aklım ister istemez geçmişe gidiyor ve 1994-95 kadrosu gibi genç, mücadele eden, yılmayan, büyük bir iştahla futbol oynayan, tecrübesizlik sebebiyle maçlar kaybeden ama taraftarına “Böyle mücadele edin, yenin yenilin önemli değil” dedirten oyuncularımız aklıma geliyor. Nitekim 1994-95 sezonunda temelleri atılan o kadro, bir sonraki sezonda 1.Lig’e yükselmeyi Play-Off’larda kaybetmişti. Hepimizin bildiği gibi futbolda para-pul-şöhret değil, sahada mücadele eden kazanıyor. Balıkesirspor’a son yıllarına baktığımızda, tamamen Belediye’ye endeksli bir kulüp haline geldiğimizi maalesef üzülerek görüyorum. Günümüz şartlarında futbola belediyelerin desteği gerek, bu inkar edilemez ancak tamamıyla dönemin siyasi konjüktürü çerçevesinde hükmedilen ve yönetilen futbol kulüpleri,nin birçoğu maalesef daha sonra hızlı bir çöküş dönemine girmişlerdi. Balıkesirspor’un da bu talihsiz kulüplerden biri olmaması için, geç kalmadan bazı önlemlerin alınması, belediyenin artık biraz geri çekilerek dışarıdan desteğine devam etmesi gerekiyor. Örnekler çok, ancak birkaç tanesini hatırlatmak için burada dile getirelim; Erzurumspor: Belediye’nin büyük desteği ve Cemal Polat Başkanlığı’nda 2000’li yılların başından itibaren futbola büyük paralar harcayan ve 1.Lige kadar yükselen Erzurumspor, 1.Lig’den 2.lige düşmesinin ardından belediyenin ilgisizliği yüzünden ve belediye gelirlerine güvenilerek kulüp üzerinden harcanan büyük paralar ve ödenmeyen sigorta borçları yüzünden son 2 sezondur maçlarına çıkamadı ve 8 sene içinde 1.ligden amatör lige kadar düştüler. Milyonlarca liralık borçları sebebiyle kimse sahip çıkmıyor.. Kocaelispor: Sefa Sirmen’in belediye ve kulüp başkanlığı döneminde belediye imkanları kullanılarak 1.ligde ve Avrupa’da başarılı yıllar geçiren kulüp, Sefa Sirmen’in başkanlık koltuğunu kaybetmesi, aşırı borçlandırılan kulüp ve yeni seçilen belediye başkanının kulübe fazla ilgi göstermemesi sonucu yıllar içinde eriyerek 2.Lig B kategorisine kadar düştü. Milyonlarca liralık borcu var ve tahminlere göre bu sene 3.lige düşmeye en yakın takım. Transfer yapamıyorlar, borçlar sebebiyle destek olan yok, armaları bile hacizli ve satılık. Takım FIFA’lık ve geçtiğimiz sezonlarda kadrolarında olan yabancı oyuncuya borcu ödeyemedikleri için şimdiden 6 puanı silindi. Sakaryaspor: Belediye desteği ile yıllarca 1.ligde oynadılar ve başarılar elde ettiler. Ancak belediye gelirlerine güvenerek aşırı harcama ve pahalı transferler sonucunda bütçelerinde büyük açıklar oluştu. Son yıllarda bu borçları kapatamayınca kulübe haciz üzerine haciz geldi. Müzelerindeki Türkiye Kupası bile haczedilmek istendi, taraftar engel oldu. Milyonlarca liralık prim ve SGK borçları var. 2012 yılında uygulamaya girecek UEFA standartlarına göre küme düşürülmesi gerekiyor.. Bu saydıklarım büyük şehirlerin büyük kulüpleri. Bir de orta ölçekli illerin takımları var benzer sonu yaşayan, Malatyaspor, Kütahyaspor, Aydınspor gibi… Bazıları amatörde var olma mücadelesi veriyorlar.. Aydınspor kapandı gitti.. Balıkesirspor’un son sezonlardaki yüksek transfer harcamaları, fazla bir gelire sahip olmamamıza rağmen çok sayıda yüksek miktarlı transfer gerçekleştirmemiz, bunların hepsinin kulübümüz üzerinden gerçekleşmesi maalesef gelecek dönemler için tehlike sinyalleri veriyor. Birkaç yıl sonra gerçekleşecek yerel seçimlerde, belediye başkanlığını kimin kazanacağı ve Balıkesirspor’a bakış açısının nasıl olacağını hiçbirimiz bilemeyiz. Bu sebeple, kulübümüzü hızla borçlandıran bu sistemin bir an önce revize edilmesi gerekmektedir. Peki çözüm nedir? Aslında herkesin kafasında konu ile ilgili bir çözüm vardır. Ancak en makul ve basit çözüm, belediyenin makul bir zamanda yönetimi devrederek, kongre ile birlikte bağımsız bir yönetime kulübü teslim etmesidir. Bu sayede, Balıkesirspor’la önceden bir bağı veya ilişkisi olmayan kişilerin başkan veya yönetici olma komedisine son verilmiş olmakla birlikte, gönüllü olarak ve aşkla bu işi yapabilecek insanların önü açılmış olacaktır. Yıllardır gördük ki, belediye menşeili yönetimler beklediğimiz altyapı hamleleri ve kurumsal yapı konusunda maalesef somut adımlar atamadılar, kulübümüze düzenli gelir kaynakları oluşturamadılar. Bir an önce başarının gelmesi telaşıyla yüksek paralar ödenerek transferler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Ancak görüyoruz ki sahada ruhunu ortaya koymayan, emek vermeyen, bizleri utandıran paralı askerler var. Bugün birçoğumuz Ali Öztürk’ü eleştiriyoruz kaçırdığı gollerden dolayı.. Ancak Ali Öztürk’e, Sinan Güler’e, Yunus İçuz’e , ve Balıkesirspor sevgisini yüreğinde taşıyan, kötü oynasalar da sahada yüreklerini ortaya koyan, bizim oyuncularımıza sahip çıkmalıyız. Umut ediyorum ki, Balıkesirspor’da yetişmiş bu tip oyuncularımızın sayısı hızla artar ve biz de sahada taraftara ruhsuzluğuyla isyan ettiren paralı askerlerden bir an önce kurtuluruz.
| |
Levent BAŞARKANOĞLU |
GÜN GELİR HESAP DÖNER.. 20.07.2010 Balıkesirspor’un da mücadele edeceği 2010-11 Sezonu 2.Lig B Kategorisi Grupları çekilen kur’a neticesinde 19.07.2010 tarihinde belirlendi. En son 1978-79 sezonunda Kırmızı Grup ve Beyaz Grup olarak bölge ayrımı olmazsızın iki grupta oynanan lig, bir sezon sonra (A) , (B), Grupları olarak oynandı ve takip eden sezonda da grup sayısı 3’e çıkarılarak 1991-92 sezonuna kadar bu şekilde devam etti.
Grubumuzda yer alan takımların birçoğuyla daha önce karşı karşıya geldik. Ancak tarihimzde ilk kez lig müsabakalarında karşılacağımız 7 tane takım var. Bunlar;
Belediye Vanspor Elazığspor Pendikspor Eyüpspor Tokatspor Ofspor T.Karadenizspor
Türk Telekomspor ile (eski adı PTT) sadece bir kez aynı gruplarda yer aldık Pursaklarspor ile de bir kez, 2008-2009 sezonu 3.Lig Play-Off yarı finalinde Amasya’da karşı karşıya gelmiş ve rakibimize 2-1 yenilerek elenmiştik
Tarihimizde bu takımlar ile oynadığımız maçlara baktığımızda ortaya çıkan ilginç istatislikleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu takımlar arasında en büyük üstünlüğümüz Kocaelispor’a karşı. Tamamı 2.Ligde olmak üzere 20 kez karşılaştığımız rakibimizi 11 maçta mağlup ederken 4 beraberlik 5’te mağlubiyet aldık. Adana Demirspor ile 2.Lig ve 1.Lig’de toplam 12 maç yaptık ve bir eşitlik söz konusu. 4 kez Balıkesirspor 4 kez de Adana Demirspor kazanırken 4 maç da berabere sonuçlandı. Tarsus İdman Yurdu ile tamamı 2.Lig’de olmak üzere 10 kez karşı karşıya geldik. Sonuçlarda gene bir denge söz konusu, 4 Balıkesirspor galibiyetine karşılık 4 T.İdman Yurdu galibiyeti ve 2 kez de beraberlik ortaya çıkmış.
Ç.Dardanelspor ile 2. ve 3.Liglerde 14 kez karşılaştık. 6 Balıkesirspor galibiyeti 3 Ç.Dardanelspor galibiyeti ile 5 kez beraberlik sonucu çıktı.
Fethiyespor ile 2. ve 3.Liglerde 6 kez karşılaştık. 3 Balıkesirspor galibiyetine karşılık Fethiye’nin 1 galibiyeti var. 2 maç da berabere sonuçlandı.
Sakaryaspor ile tamamı 2.Ligde olmak üzere 4 kez karşılaştık. 2 Balıkesirspor galibiyetine karşılık 2 kez de Sakaryaspor kazandı.
Ş.Urfaspor ile 2.Ligde 4 kez karşılaştık. Balıkesirspor 1 kez, Ş.Urfaspor ise 2 kez kazandı. 1 maç da berabere sonuçlandı.
Konya Şekerspor ile 3.Ligde 2 kez karşılaştık ve bu 2 maç da berabere sonuçlandı.
İstatislikler bu şekilde. Ancak benim için bunlardan daha önemli olanı, 10 senedir beklediğim buluşma bu sezon Kırmızı Grupta gerçekleşecek. Balıkesirspor’un amatör lige düşmesinin baş kahramanı Fethiyespor nihayet 10 yıl sonra elimize düştü. 2000-01 sezonunda çevirdiği dolaplarla Balıkesirspor’u amatör lige düşürerek tam 5 yılımızı amatörde geçirmemize sebep olan, amatör maç için köy sahasına gidecek kadar mazot paramızın olmadığı acı günleri yaşamamıza neden olan ve kulübümüzü belki de 20 yıl geriye götüren bu takım şimdi yeniden rakibimiz oldu.
2000-01 sezonunda neler yaşanmıştı kısaca hatırlatmak gerekirse; 4 takımın küme düşeceği 17 takımlı 3.Lig 6.Grupta, Balıkesirspor’da tam 13 hafta galip gelemeyerek kendisini ateş hattında bulmuştu. Beraberliklere abone olduğumuz bu dönemde (13 maçın 9 tanesinde berabere kalmıştık), Fethiye’de oynadığımız maçta taraftarı ve futbolcusuyla her türlü çirkefliği ve sertliği yaparak Balıkesirspor’u 3-2 yenebilen Fethiyespor, ligin bitimine 3 hafta kala evinde ligin güçlü ekiplerinden Bursa Merinosspor’u ağırlayacaktı. Normalde ligde kalması çok zor olan Fethiyespor, maç öncesinde Bursa Merinosspor’lu oyuncuları telefon tacizi ve tehditleriyle sindirmeye çalışmış, maçın oynanacağı saatlerde B.Merinosspor’lu oyuncuları ısınmak için sahaya çıkarmamıştı. Maça dakikalar kala son hazırlıklar yapılırken, Bursa Merinos soyunma odasına giren kimliği belirsiz şahıslar B.Merinosspor’lu oyuncuları tehdit etmiş ve karşı koyan bazı futbolculara dayak atmışlardı. Soyunma odasında arbede çıkmış, olay yerine gelen polis saldırgan şahıslara değil de Merinosspor’lu futbolculara müdahale ederek soyunma odasında biber gazı sıkmıştı. Yani takım + taraftar + Fethiye emniyeti hep birlikte olmuş, Bursa Merinosspor’u sahaya çıkartmamak için her türlü baskı ve şiddeti uygulamıştı. Bu olaylar neticesinde Bursa Merinosspor’dan 3 futbolcu ciddi şekilde yaralanmıştı. Olaylardan sonra sanki hiçbirşey olmamış gibi Merinos soyunma odasına gelen emniyet amiri güvenliğin sağlandığını ve Bursa Merinosspor’un maça çıkabileceğini hakeme belirtmiş ancak maç içerisinde daha kötü şeylerin yaşanabileceğini fark eden ve polisin de işin içinde olduğunu gören Merinosspor’lu futbolcular maça çıkmak istememişlerdi. Hakem de raporuna Bursa Merinosspor maça çıkmadı diye yazarak maçı tatil etmişti. Olaylardan sonra 3 Merinosspor’lu futbolcu devlet hastanesine giderek darp raporu almışlar ve federasyona göndermişlerdi. Normalde durumun kritikliği ve ligin bitimine birkaç hafta kalması sebebiyle federasyonun acilen maç ile ilgili kararı vermesi gerekiyordu. Ancak onlar da uyumayı tercih etti ve maçla ilgili son kararı vermeyi ağırdan aldılar. Son hafta oynanmadan önce açıklanan kararda da, Bursa Merinosspor sahaya çıkmadığı için 3-0 hükmen mağlup sayılmıştır kararı verdiler..Sezon sonunda karara Tahkim’de itiraz eden Balıkesirspor, o zamanki Tahkim Kurlu Başkanı ve denizi, oteli, tatili çok seven Türker Aslan yüzünden sonuca ulaşamamıştı.
Son haftaya gelindiğinde puan durumu şöyle oluşmuştu;
12. Torbalıspor 34 puan 13. Fethiyespor 34 puan 14. Balıkesirspor 31 puan 15. Kuşadasıspor 29 puan 16. Y.Milasspor 26 puan 17. Soma Linyit 25 puan
Son hafta maçlarında Balıkesirspor evinde küme düşmesi kesinleşen Kuşadası ile oynarken diğer 2 düşme adayı Torbalı ile Fethiye Torbalı’da oynayacaklardı. Sadece beraberlik sonucunda her iki takım da kümede kalıyordu ve Balıkesirspor amatöre düşüyordu. Nitekim bu iki takım kendi şereflerine yakışır bir maç çıkardılar ve rakip kalelere doğru düzgün şut atmadan, kornerleri pas olarak orta sahaya kullanarak 90 dakikayı 0-0 bitirdiler ve Balıkesirspor’u küme düşürdüler.
Bu yaşananların üzerinden geçen yıllarda çok şeyler yaşadık. Ama kendi adıma bügünü de hep bekledim. Şimdi hesap vakti geldi. Temennimiz, 1994-95 sezonunda babaları Muğlaspor’u nasıl son maçta yenerek 3.Lige gönderdiysek, aynısını geçen sezon son anda ligde kalabilen bu kasaba takımına karşı yapmak. Tarih tekerrürden ibaretse, o fırsatın gelme vakti yaklaşmış demektir. | |
Levent BAŞARKANOĞLU |
16.05.2010 Beklentimizin yüksek olduğu, çokça sevinç, son zamanlara doğru da oldukça fazla stres yaşadığımız bir sezonu geride bıraktık. 44 yıllık tarihimizde ulaştığımız 3.zafer.. Bundan öncekilerde, kendi göbeğimizi kendimiz kesmiş, bulunduğumuz gruplarda ilk sırada yer alarak ve şampiyon olarak bir üst lige yükselmiştik. Bu sezon kontenjandan da olsa hedefimize ulaştık..
Aslında sezona oldukça iyi bir kadroyla başladık. Kurulan kadro 3.Lig standartlarının üzerinde olmasına rağmen, takımı sezon başında hazır edemeyen teknik kadro, ilk maçlarda beklemediğimz skorlar almamıza sebep oldu. İlk iki maçta (Her ikisini de Balıkesir'de oynadığımız bir lig ve bir kupa maçı) gol atamamamız ve yenilen 5 gol biraz moralleri bozsa da, sonraki 2 hafta oldukça zayıf rakiplerle oynamamız ve alınan galibiyetler krizin biraz daha büyümesini engelledi. Klasman Grubu'ndaki en güçlü 2 rakibimize karşı oynadığımız 4 maçta da (G.Osmanpaşa ve Bandırma) galibiyet alamamamıza rağmen gruptan lider olarak çıkarak ilk etabı kazasız bitirdik.
Yükselme Grubu maçlarına iyi oynayarak kazandığımız Torbalı maçı ile başladık. Ancak bu maçtan sonra, devre sonuna kadar iyi oynayarak kazandığmız sadece Siirtspor ve Kırıkhanspor maçları vardı. Aslında Balıkesirspor'a en büyük zarar veren maç 5-0 kazanılan Kırıkhanspor maçı olmuştur. Rakibin tecrübesizliği ve 10 kişi kalması sonucu oldukça farklı kazanılan bu maçtan sonra, tüm taraftar-basın-yönetim-futbolcular kendilerini bir anda işin bittiğine inandırdı ve bu durum hem teknik kadro hem de futbolcular üzerinde büyük bir rehavet ve gevşemeyi getirdi. Ciddiyetten uzaklaşıldı, konsantrasyon kaybedildi. Maalesef, takımın başındaki teknik patron Ortaçı'da bu tuzağa düştü ve Keçiören maçıyla başlayan ve gittikçe büyüyen bu krizi yönetemedi. Bu kriz, arka arkaya 3 maçın kaybedilmesi ve takımın özgüvenini kaybetmesi sonucunu getirdi. Panik havası başgösterdi. Bu durumu iyi yönetemeyen bir teknik kadro da işin başında olunca, taraftarı kahreden, küstüren, tüm sezonun sevincini bir anda silen, gene mi olmayacak dedirten Atatürk Stadı'ndaki Bandırmaspor hezimeti geldi. Bandırmaspor maçında, bu sezonki şampiyonluk maçı olan Keçiören maçından bile fazla seyirci vardı. Krizi yönetemeyenler sayesinde bu sezon bir daha o doluluğu yakalayamadık. Sonraki haftalar zaten malumunuz. Zorla kazanılan birkaç maç, son dakikada atılan ve yenilen goller, 11 puan geriden gelip 5 haftada bizi yakalayan rakipler, korku tünelinden geçiyormuşuz hissi uyandıran haftalar.. Ve sonunda averajla da olsa gelen yükselme hakkı.. Herkes için hayırlı olsun... Millet olarak başarılarla coşan, kendinden geçen ve ilerisi için büyük hayaller kuran bir toplumuz. 1.Lige çıktığımız 74 yılında ligde kalıcı olacağımız ve üst sıraları zorlayacağımız, 2.lige çıktığımız 92 yılında hedefin 1.lig olduğu, amatörden kurtulduğumuz 2006 yılındaki şampiyonluk sarhoşluğunda durmayacağımız ve hedefin hemen 2.lig olduğu herkesçe dile getirilmişti.. Birincisinde aynı sezon 1.ligden düştük, 2.sinde 5 sezon sonra 3.lige geri döndük, 3.sünde ise tam 4 sene beklemek zorunda kaldık.. Şimdi bakıyorum da herkesin dilinde bir BankAsya 1.Lig sözcüğü.. Umarım herkesin gönlündeki bu dilek bir an önce gerçek olur, ancak biz ayağımızı sağlam basmamanın acısını geçmişte çokça yaşadık.. Bu sebeple, yönetim de dahil herkesin çok iyi bir planlama yapması, başarı hemen gelsin diye milyonlarca liranın sokağa atılmaması, sabırlı olunması ve çok çalışılması gerekiyor..
Aslında biz zaten halen 3.ligdeyiz. 3.ligin ismi değişmiş şekli olan 2.lig B kategorisi takımı olduk. 2000 yılına kadar profesyonel liglerimiz 1.lig, 2.lig ve 3.lig olarak 3 kategoride oynanırken, 2001 yılında federasyonun garip bir uygulama getirmesiyle 4 kategoriye bölündü. Bu bölünmeyle birlikte, 1.Ligdeki tüm takımlar ve 2.Ligdeki bazı takımlar hariç, (Play-off grubuna kalan ve klasman gruplarında ilk 2 sırayı alan takımlar) tüm takımlar küme düşürüldü.. Tabi bu küme düşürülme olayı, liglerin isminin değiştirilmesi ve mevcut Türkiye 1.liginin isminin Super Lig olarak değiştirilmesi ve 2.lig takımlarının bazılarının alındığı 1.lig diye bir lig oluşturulmasıyla gerçekleşti. Bir önceki sezon, şampiyon olarak Türkiye 1.lige yükselme şansını elde edecek bir 2.lig takımı, 2.lig B kategorisi diye bir lige alındığı için otomatikman 2 sene üst üste şampiyon olması halinde Türkiye 1.Ligine çıkabilecek duruma getirildi. Yani basitçe şöyle anlatılabilir; profesyonel liglerin en alt kategorisinde yer alan bir takım, 2 sene üst üste şampiyon olursa en üst lige çıkabiliyordu. Yapılan değişiklikle bu süreç 3 yıl üst üste şampiyon olmasıyla mümkün olabiliyor. İlginçtir, bir alt lige düşürülmeye sesi çıkan, itiraz eden 2.lig ve 3.lig klübü olmamıştı. Çünkü liglerinin ismi halen 2.ligdi.. B Kategorisi olsa bile.. C ve D kategorisi icat edip bunları oralara düşürsen gene de sesleri çıkmazdı.. Ne de olsa kağıt üzerinde ismi 2.lig olarak geçiyordu. Yüzlerce klüp, kağıt üzerindeki oynanan bu oyunla bir güzel uyutulmuştu.. Neyse, ben böyle dolabaçlı yolları sevmediğimden ve halen 3.kategori takımı olmamızdan dolayı, tüm taraftarlarımız gibi, Bal-Kes'in yerinin, gerçek 2.lig olan BankAsya 1.lig olduğuna inanıyorum ve kısa sürede orada mücedele edeceğimiz günleri görmeyi gönülden istiyorum..
Şampiyonluk maçımızda yıllardır özlediğimiz görüntüleri yaşadık.. Amatör ligden çıkışımızı saymazsak, tam 17 yıl sonra yine bir şampiyonluğu doyasıya kutladık.. İyi gün dostları, kötü gün dostları herkes oradaydı ve staddaki yerlerini almıştı.. 1990 ile 1995 yılları arasında amigoluk kisvesi altında Balıkesirspor'dan nemalanan, amigoluğu geçim aracı haline getiren, kötü geçen yıllarda ortada görünmeyen, Bal-Kes'in B'sini ağzına almayan bir şahıs ve yandaşları da tribündeki yerlerini almışlardı.. Kendilerini orada görünce hiç şaşırmadık zaten, çünkü iyi günümüzde yanımızda olan birçok kişi gibi onlar da kan kokusu alan köpekbalıkları gibi doldurmuşlardı etrafı.. Amigoluk yaptığı dönemlerde maçlara alkollü gelen, deplasmanlarda yapmadık rezillik bırakmayarak Balıkesir'in itibarını zedeleyen bu şahıs ve yandaşları maalesef halen itibar görebiliyorlar.. Gene klüp üzerinden kazanç peşinde koşan ve cefakar Bal-Kes taraftarının cebindeki paraya yeniden göz diken bu insana ve yandaşlarına şunları söylemek lazım; Zahmet etmeyin beyler! Balıkesirspor'a ve Balıkesir'in itibarına daha fazla zarar veremezsiniz. Siyah giyerek maça gelmekle amigo olunmaz, bu taraftar artık bilinçli, size buradan ekmek çıkmaz.. | |
ZAPSU |
04.05.2002 Evim Toygar'da.. Uzun zamandır evden dışarı pek çıkmıyorum son dönemlerde.. Bir nevi inziva dönemi yaşıyorum.. (Ergüder Yoldaş tadında..) Sanki hayatımız Balıkesirspor'a endeksli de, o ne zaman yükselirse yıldızımız yükseliyor, o ne zaman kaos'a girse hayatım da kaos doluyor gibi.. (tabii bu nesnel bir durum değil)
Yaşadığımız abuk-sabuk durumlar, yerel medyadaki aforizmalar, takımın içine düştüğü, düşürüldüğü durum.. ..Ve taraftar olarak yaşadığımız çaresizlik.. Herşey üstüste.. Kafamı kuma gömmeyi tercih ettiğim günler.. Ne yerel spor programlarını, ne de gazetelerin spor sayfalarını okumamak, okuyamamak.. Neyse, mesele bu değil..
Bugün çarşıda, uzun bir süre dolaşmaya çıktım, sabahtan başlayıp öğleden sonrasına uzanan keyifli bir süreçte.. Algıda seçicilik mutlaka var.. Kırmızı ve beyazı tabii ki hemen ayırt etmem mümkün.. Ancak öyle böyle değildi.. Yaşanan onca kaos'a, başarısızlığa inat bi manzara vardı sokaklarda.. Çarşının muhtelif yerlerine asılan büyük Balıkesirspor bayrakları.. Kırmızı-Beyaz altyapı eşofmanlarıyla ve çantalarıyla, okul yollarına düşmüş kocaman yürekli minikler.. Klübümüzün eski binasının bulunduğu yerdeki Karesi Kahvesi, o kasvetiyle ve hala içeride asılı kırmızı-beyaz flamalarla içimi ısıtıyor, Ve bir başkası, otobüs duraklarına doğru giderken önünden geçtiğim bir meyhane ve içeride duvarda asılı olduğu gözüme çarpan, 80'li yıllara ait Alpaslan'lı, Kazım'lı Sebo'lu bir Balıkesirspor posteri.. Ve birkaç detay, birkaç Balıkesirspor nesnesi daha.. Bunu niye mi yazdım.. Sadece şu geçirdiğimiz zorlu dönemde, ilgililerin ilgisiz gibi göründüğü şu günlerde, bazı insanların nasıl da meydan okurcasına, hem de daha bir hırsla ve tutkuyla Bal-Kes'e sarılmaya devam ettiğini görmek beni gerçekten çok duygulandırdı da ondan.. Ufak tefek birşey değil, kaç senede bir gelir ki şampiyonluk heyecanı??
Tıpkı, top ve tank mermilerinin, sniper kurşunlarının hedefiyken, bir bozgunun tam ortasında, ortalıkta kol gezen ölüm makinelerine rağmen, alışveriş'e giderken bile makyaj'ından taviz vermeyen, toplara tüfeklere ve hatta dünyaya rujuyla, rimeliyle, pudrasıyla meydan okuyup, onlarla alay eden Bosnalı kadınlar'ın meydan okumasına benzettim..
İşte ben bu tutkuyu, ben bu meydan okumayı seviyorum..
Bir de Kırmızı-Beyaz'ı..
Gerisi hikaye..
Hemde hikaye oğlu hikaye.. | |
Berkant ALPCAN |
02.05.2010 Bir taraftar olarak artık haykırıyorum bugün; bunu hakettik mi??? Bugüne kadar ne yaptık ise sizin içindi Balıkesirsporlu oyuncu ve teknik adamlar.. Aklınıza, aklımıza gelen herşey sizin içindi.. Sıcak demedik soğuk demedik, yağmur demedik çamur demedik, yakın uzak demedik, evimize ekmek, çocuklarımıza harçlık yok demedik sizin için... Herşey sizin içindi..
Didindik, üzüldük, çabaladık, kimi zaman galibiyetlerinizle tüm dertlerimizi unutup çocuklar gibi sevindik, kimi zaman yenilgilerinizle ağzından memesi alınmış bebek gibi hüngür ağladık.. Hepsi sizin içindi..
Sizlerin bizleri hep güldürmesi, başlarımızı dik gezdirmesi, adınızı gururla söyleyebilmek için, yazdık, çizdik.. Bağırdık, çağırdık.. Haykırdık.. Gün geldi gündüzlerimiz gece oldu.. Sizin içindi hep.. Rüyalarımız bile sizin içindi..
Çoluğumuzun, çocuğumuzun rızıkları, alınteri emeklerimizin karşılıkları, bankalardaki küçücük tasarruflarımız da sizin içindi.. Kırmızı beyazlı renkler bizim canımız ciğerimiz, şanımız şerefimiz, haysiyesitimiz onurumuz , o varsa biz de varız, çünkü o bizim adımızı taşıyor diye görüyor ve algılıyorduk Balıkesirspor’umuzu ve “helal olsun” diyorduk herşey size..
Hep sizin içindi bugüne kadar yaptıklarımız.. Sizin içindi Balıkesirspor’lu futbolcu kardeşlerimiz, teknik adamlarımız, yöneticilerimiz.. Hep sizin içindi..
SİZİN için çalışıp, çabalamakla, iyi kötü gününüzde yanınızda olmakla, sizlere karşı yapılan saldırılara göğüslerimizi siper etmekle yanlış mı yaptık çocuklar.. Sizlerin rahat bir ortamda çalışarak başarılı olmanız için gecemizi gündümüze katmakla, sizlere kardeşimizden daha çok güvenmekle yanlış mı yaptık çocuklar...
Söyleyin.. Ne olur, nerede yanlış yaptık sizin için çocuklar.. Utanmayın söyleyin... Başınızı öne eğmeyin, dik tutup yüzümüze söyleyin.. “Biz inancı bulunmayan, mesleğine saygısı olmayan, taşıdığı formanın ağırlığını, önemini bilmeyen, yüreği bulunmayan, kazanmak için mücadele etmek gerektiğini bilmeyen kişileriz” deyin..
Sizlere inanıp güvenmek ile, yanlış yaptığımı bugün ilk kez gördüm.. Neydi o haliniz.. Birşey söylemem gerekmiyor aslında, neler yaptığınızı, bir anda neleri kaybettiğinizi kaybettirdiğinizi çok iyi bilmeniz gerekir, beyninizi azıcık çalıştırdığınızda..
BİR suçluyu idama götürürken bile “son arzun ne?”diye soruyorlar.. Ama siz hakkınız olmamasına rağmen o renklere gönül, sizlere az çok ekmek parası verenlere ihanet içindesiniz.. Sizler; onların çektiği acıyı, ızdırabı, sizler için neler yaptıklarını görmemezliğe geliyorsunuz. Bunu ne denir biliyor musunuz?.. Nankörlük.. Ruhsuzluk... Sizler; kendinizi haklı gösterebilecek en küçük birşey söylebilir misin?.. Söyleyin de “biz yanlış yaptık” diyelim... Paramız zamanında ödenmedi, antrenman yapacak doğru düzgün sahamız yok, yemeklerimiz iyi çıkmıyor diyebilir misiniz? Sizler; böylesine önemli bir mücadeleye yüreğinizi bir kenara, hiçbirşeyini yansıtmadınız, ruh gibi dolaşıp, sizleri de tatlı rüyanızdan uyandıran o bitiş düdüğüyle birlikte “Balıkesirsporluluk ruhu” taşımadığınızı da gösterdiniz..
Hala şansınız var.. Herşeye rağmen sizlere güvenmek, inanmak istiyoruz.. Sizler kendi kişiliklerinizle birlikte bizleri de yeniden kazanabilirsiniz.. Bunun için sadece ve sadece son birkaç haftadaki sahneyi birkez daha izleyin.. Sonra da, iki elinizi çenenize dayayıp “BİZ BU KADAR BASİRETSİZ ve YÜREKSİZ MİYİZ?” diye kendi kendinize sorun.. Herşeyi sizin için yaptık çocuklar.. Kendizi afettirmek için hâlâ şansınız var.. Sizleri “sahtekâr” olarak değil, “Balıkesirspor’u yeniden dirilten, yürekli birer savaşcı” olarak hep anmak istiyoruz.. | |
Berkant ALPCAN |
25.04.2010 Bugün stadda yine 90 dakika tırnaklarımızı yiyerek maçı bitirdik.. Kendilerinden sadece kaliteleri oranında mücadele ederek futbol oynamalarınızı istediğimiz futbolcularımız, bu beklentimizi karşılamaktan yine çok uzaklardı. Lig sonuncusuna karşı hop oturup hop kalkmak ve her an gol yiyeceğiz endişesiyle maçı seyretmek tüm taraftarımızı gerçekten yordu. Bugün tek güzel şey, hanemize yazılan 3 puandı.
Bu akşam internet sitelerinden bir tanesinde görüdüğüm bir haber de kanımı beynime sıçrattı. Bu haberi yapana sadece şunları söylemek istiyorum. Yapmayın! Balıkesirspor'a zarar veriyorsunuz. At gözlüklerinizi çıkarın ve şahsi ilişkilerinize göre değil, gördüğünüz doğrulara göre haber ve yorum yapın..
Bu haberi aşağıya kopyalıyorum. Yorum sizlerin..
"Balıkesirspor teknik Patronu Ergun Ortakcı, oldukça stresli geçen Araklıspor maçının ardından omuzlara alındı. Atatürk stadının çıkış kapısı önünde bekleyen taraftarlar, futbolculara ve teknik patron Ergun Ortakcı'ya büyük sevgi gösterileri yaparken, " İmparator " diye haykıran taraftarlar Ortakcı'yı omuzlara aldı. Takım otobüsüne kadar omuzlarında taşıdı. Maç içinde yaptığı oyuncu değişiklikleri ve sergilediği oyun taktiği ile taraftarların hayranlığını kazanan Ortakcı'yı bağrına basan taraftarlar " Bu büyük takıma, bu büyük hoca yakışır " dediler."
| |
Levent BAŞARKANOĞLU |
GECELER DE OLUR SABAHLAR KADAR ..
Arada bir arsivlerden izlemeye calışiyorum, hatırlamaya çalısıyorum geçmişte yazılanları, yazdıklarımı... Bazen kendi kendime diyorum; kapatsan Levent sayfaların tepesindeki tarihleri, sanki bugün yazılmıs gibi hepsi! Olaylar da, kişiler de, sorunlar da, kördüğümler de hic değişmemiş gibi!
Başka dostların yazdıkları, kendi yazdıklarım, o günlerin coşkusuyla, kimi zaman umutları ile, çogu zaman kulubun asalaklarına isyan ile, çaresizliğin hüzünleriyle... Bir şeyler oldu Balıkesir'de, bir şeyler degisiyor sanısına düşmüşüm, belki buradaki dostları da sürüklemek, onları ortak etmek istemisim boyle bir aydınlığa, Bal-Kes'in ışığına... Derken burada görülen kırgınlık, derken umuttan kopuş! Sonra al baştan silbaştan!
Bu yüzden, özellikle böyle gecelerde olayların yorumlanışını, değişimlerin yorumlanışını, yozlaşmanın yorumlanışını, sahteliklerin yorumlanışını bir ceşit hüzünle izliyorum. Ister istemez!..
Tevfik Fikret'lerin, Namık Kemal'lerin içine kapandıkları düş kırıklığına benzer bir ruh hali yaşamadığımı söyleyebilir miyim? Ne umduk, ne bulduk?.. Fikret, "Ezeli bir şifaymış aldanmak" derdi, ama biz gençlere de "birer birer uyanın" öğüdünü verirdi. "Bu memlekette bir gun sabah olursa" diye hayıflanırken, birden "Evet sabah olacaktır, sabah olur, geceler - Tulu - i haşre kadar sürmez, akibet bu sema - Bu mai gök size bir gün ağır melul olma" diye direnir, sonunda güzel yarınların umudu olan biz gençlere şöyle seslenirdi: "Ümidimiz bu, ölursek iz, yaşar mutlak - Vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak."
En karamsar anlarımda açar okurum Tevfik Fikret'in şiirlerini... Atatürk'ün "Fikret be cocuklar, Fikret be cocuklar" diye övdüğü, örnek saydığı bu büyük insanı, bu büyük öncüyü okumak bir avuntu olsa bile!..
Böyle gecelerde gelecek umudunu karartmamak gerekir. Umudu, avuntu ile karıstırmadan tabiii. Balıkesirspor kahretmiş olabilir, yine devam, inadına devam..
Gün gelir, geriye donup bir bakarsınız umudunuzun kurutmadığı yine bizlerin bir zamanlar umutla yurüdüğümüz yolda bıraktığımız izlerdir...
Bazen de dönüp dolaşıp aynı yere geldiginizi hissedersiniz, bir kısır döngüde dolaştığinızı sanırsınız! Bunca yıl, bunca gelişmeden sonra değismeyen şeylere şaşarsınız...
Kendi kendinize "Eski hamam eski tas, yalnız tellaklar değisti.” dersiniz...
Arada bir umut kıvılcımı, bir aydınlık, kısa suren bir kenetlenme ile ümitlenirsiniz. Ama sonra birçoklarının sevineceği bozgun dönemleri başlar. Yaşatmaya çalıştığınız bütün umutları bir baltanın inişi gibi keserler...
Ben hala çok umutluyum, çok da düşünce kırgınlığı yaşamama rağmen umutluyum.
Kimse de umudunu kaybetmemeli.
Yükler çok daha fazla ağırlaşmıştır artık...
Şimdi bazıları bana bilgisayar ekranından küfür etse de; “Önce Balıkesirsporluyuz!” sloganına en çok ihtiyac duyduğumuz günlerde ben yine de öyle yapacağım...
Kırmızı-Beyaz formamı giyip, pazar günü Balıkesir Atatürk Stadı'ma koşacagım...
Cunku ben iflah olmaz bir Bal-Kes'liyim... Gün görev günüdür... | |
ZAPSU |
Sevgili dostlar, Balıkesirspor'umuz önümüzdeki haftalarda gelecegini belirleyecek çok önemli imtihanlara çıkacak, bu imtihanlar çok çok önemli. Biliyorsunuz Balıkesirspor ismine yakışmayacak bir konumda bulunuyoruz. Bundan sonraki maçlar için, futbolcu ve taraftar olarak bizlere çok önemli vazifeler düşüyor. Bu sebeple futbolcularımıza ve taraftara seslenmek istiyorum, artık gaflet uykusundan uyanalım..
EY FUTBOLCU KARDEŞLERİM, EY BALIKESIRSPOR'UN ŞEREFLİ FORMASINI TAŞIYAN GENÇ KARDEŞLERİM; Farkında mısın; seni yıllarca uyuttular. Uyanamadın mı hala; ‘takım’ dediler, ‘aslan’ dediler, ‘kurgu’ dediler, ‘disiplinin, çalışmanın karşılığı’ dediler inandın mı gerçekten de ? Zan ediyor musun ki bir kenara çekilip harcadığın paranın, verdiğin emeğin, döktüğün tertemiz alınterinin karşılığını almana göz yumacaklar ? Senelerdir sahnelenme rekoru kıran bu oyun, bu sezon nihayet perde mi indirecek kendiliğinden ? Hakikaten bu sene böyle olmasına gönül rızaları ile izin verecekler diye beklemekte misin ?
Buna mani olacak siz futbolculardan başka kim var sanıyorsun ? Evet sizler !... Bu düzenbazlara, madrabazlara, emek hırsızlarına, alçaklara, şaibeye sadece sizler dur diyebilirsin ! Ama önce durup sormalısın kendine ; ‘ Bunu gerçekten istiyor muyum ? ‘ diye. Ve bunu hatalarla dolu geçen senelerden, hatta yüreğini her zerresi ile ortaya koyduğun önceki senelerden de daha fazla istemelisin. ZİRA BU ATEŞİN SENİ DEĞİL, SENİN ATEŞİNİ İMTİHANINDIR…
EY BALIKESİRSPOR TARAFTARI; Tribünde tırnaklarını yiyerek ateşini imtihan edemezsin. Önce neye talip oldu?unu bileceksin. İşe gözüne çekilen perdenin arkasını görmeye çalışarak başlayacaksın. Rengine uzanan her dile cevabını verecek, alınterini çalmaya uzanan her eli çelik bileğinle kıracaksın. Sesin, haklı olmanın onuruyla hep gür çıkacak. Çığırtkan değil ama gürleyen, Kavgacı değil ama korkulan, Saldıırgan değil ama savaşçı, Azgın değil ama hakkını vermeyen, yedirtmeyen, Sen fikir olacaksın, duygu olacaksın, yürekte yangın olacaksın Sen ses olacaksın, renk olacaksın, beton sertliğinde yumruk olacaksın. Rengine maddi destek olacaksın gücünün yettiğince.
Yazılarında seni kalemine dolayanlara hak ettikleri seviyeye göre cevap vereceksin, Yaşadığın yerde hep bayrağın dalgalanacak. Evinin balkonunda, arabanın arkasında, anahtarlığında, kravatında, rozetinde, spor giyindiğinde üzerinde hep Kırmızı-Beyaz olacak. Tribüne ayak bastığında yer sarsılacak adımlarının şiddetinden. Gözlerinden çimene akacak şimşekler, Kırmızı-Beyaz forma giymiş yürekleri kavileştirirken, rakiplerinin dizlerinin bağlarını koparacak. Orada olacaksın. Elindekini bırakacak, gerçek yerine koşacaksın. Seni bir şey, tek bir şey korkutabilecek sadece; O yerin boş kalmasının utancı, mahcubiyeti…
Sadece görüntü olmayacaksın tribünde, ses olacaksın, çekilecek halayda bir el, hüzünlerde ise yaslanılıp gözyaşı dökülecek, teselli veren bir omuz olacaksın.
Alkışların hep yüreklendirmek ve hep teselli etmek için olacak. Asla doymak bilmez nefislerin, suret-i haktan gözükenlerin, kuzu postuna bürünmüş kurtların karanlık açgözlülüğüne kurban etmeyeceksin Bal-Kes'ini. Yöneticin, teknik kadron, futbolcun hep bilecek yanıbaşında olduğunu. Asla korkmayacak tribünlerin uğultusundan, ama hep cesaret alacak. Düşmeye ramak kaldığında hep kavrayacaksın omuzlarından, Hiçbir zaman izin vermeyeceksin görmelerini, senin ağladığını.. Gözyaşının yüreklerinde acı sızılar koparmasına katiyen müsade etmeyeceksin. Onları her zaman, 14 sene önce Diyarbakırspor maçına uğurladığın gibi öperek, okşayarak, göndereceksin. Yüreklerinde asla hüzün tünelleri açtırmayacaksın. Küsmeyecek, darılmayacak, gönül koymayacaksın. Bilecekler o koca bağırların hep orada hep açık olduğuna. Hiç şüphe etmeyecekler. Gülü bile atarken dikenini koparıp öyle vereceksin.
Balıkesir’de yaşamıyorsan şayet, Kırmızı-Beyaz forma nefes aldığın topraklara geldiğinde ona koşacak, onu saracak, her yerin, her şehrin aslında Balıkesir olduğunu ona göstereceksin.
Herkes ağlayabilir, ama sen ağlamayacak. Herkes yorulabilir ama sen yorulmayacaksın, Herkes şüpheye düşebilir, sen asla şüpheye düşmeyeceksin,
Bunu yapabilir misin ? Gerçekten ateşini imtihan edebilir misin ? Unutma;
ATEŞİN NE KADAR YÜKSEĞE ÇIKIYORSA, NE KADAR PARLIYORSA, KARANLIKLAR O KADAR AZ OLACAKTIR !.
O zaman gel sevgili kardeşim, gel benim can renkdaşım, gel benim Balkesli dostum… Verilecek bir dersimiz, imtihan edilecek bir ATEŞİMİZ var. | |
|